blog@anartri:~$

seviyorum merkez

diyelim ki epostalarımız sadece bu hizmeti aldığımız servis sağlayıcı sınırları içerisinde kalsaydı, nasıl olurdu dersiniz?

olası örnek olarak,

gmail hesabı kullanıyorsak, sadece gmail kullanan kişilere eposta gönderebiliriz ve sadece onlardan alabiliriz.

bir geçgörüde1 bulunacak olursam, epostalar icat edildiğinde google gibi şirketler var olsaydı muhtemelen bu örnek yaşanıyor ve gayet normal karşılanıyor olacaktı. böyle bir durumda her istediğimiz kişiye rahatlıkla eposta gönderemeyeceğimiz için zamanla en çok tercih edileni kullanmaya başlayacaktık ve bu da o servis sağlayıcısının hızla büyümesine ve bir süre sonra da tekelleşmesine, her şeyi kontrol etmeye başlamasına ya da o yönde hayaller kurmasına sebep olacaktı.

neyse ki o dönemi kaçırdılar ve şu an rahat rahat istediğimiz kişilere, istediğimiz şekilde ve yerden eposta gönderebiliyor ve onlardan da alabiliyoruz ama ne yazık ki sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarını yakalayabildiler, artık onlar nasıl isterse, neyi uygun görürse öyle yapıyoruz.

olağan örnek olarak,

whatsapp kullanmıyorsan mesajlaşamayız, twitter ya da facebook kullanmıyorsan takipleşemeyiz… üzgünüm.

geçtiğimiz günlerin gündem konularından birisi, whatsapp’ın kullanıcı sözleşmesinde yaptığı ve (biz üçüncü dünya ülkelerine) zorla dayattığı değişiklikti. sözleşme ne getirip ne götürüyor, bolca konuşuldu zaten. ilginç olan kısım, “bu işlerden ben anlarım, çekilin kenara, anlatayım!” diye ortaya çıkan kişilerin bile aslında kulaktan dolma, google’dan araklama sözleri tekrarlayıp durmasıydı. “whatsapp’ı bırakırsak, sadece telegram, signal ya da yerli uygulamalar kalıyor geriye; ya da telefonlarımızı tamamen kapatacağız ve hiçbir şey kullanmayacağız,” diyen bile çıktı.2 biraz daha anlar gibi yapanlar, “şu uygulamalar açık kaynak kodlu, onları tercih etsek fena olmaz sanki,” diyebildi.

eksik ve yanlış bilgilerle, bazı ipucu kelimeler etrafında konu aydınlatılmaya, anlaşılmaya çalışıldı,

  • şifreleme
  • açık kaynak
  • ürün (kullanıcı) bilgileri
  • reklam

evet, ortalıkta başıboş dolaşıp duran adamlardan3 gizlenebilmek için, şifreleme önemli. kodların kaynağına ulaşabilmek de, bu işlerin nasıl yürütüldüğünü görebilenler, anlayabilenler için önemli. kullanıcı ve de “saygıdeğer ürün olarak biz/siz”in4 bilgilerinin ne şekilde kullanıldığı, hangi reklamlara razı olmak zorunda kalacağı da…

ama, en önemlisi, ve hiç bahsedilmeyeni, ve niye hiç bahsedilmediğinin (tarafımdan) merak edildiği, “niye merkezi, tek bir noktadan yönetilen sistemleri kullanmak zorundayız?” sorusu olsa gerek.

elimde bir mesaj var ve karşı tarafa iletmek istiyorum, hepsi bu. o isterse whatsapp, isterse telegram, isterse signal, isterse de dütlenmeyi göze alıp bip kullanır, bana ne. benim ne kullandığımdan da kime ne.

örnekleri cıvıklaştırmayı göze alarak, şunu da söyleyesim var,

“al kardeşim şu kargoyu şu adrese götürüver,” dediğimde, “yok abi kusura bakma, o adrese başka firma bakıyor, ben götüremem,” şeklinde bir cevap almak gibi sanki.

o zaman bütün dünya fedex olsun, mu?

en baştaki örneği tekrarlayalım, “her kişi ya da firma, istediği isimle ve istediği özelliklere sahip eposta servisini isterse kendisi kurup yönetebilir, üşenirse de bu hizmeti sağlayan yerlerden ücretli ya da ücretsiz olarak alabilir ve posta kutularını kedilerle renklendirmeye başlayabilir.”

inanmayacaksınız ama, bunun aynısı hem sosyal medya hem de mesajlaşma uygulamaları için de geçerli. üstelik de oldukça fazla kişi tarafından kullanılıyorlar, mutlu mesut bir şekilde, kimsenin ağız kokusunu çekmek zorunda kalmadan, “yazdıklarını beğenmedim, siliyorum, yok yok dur hatta, sadece mesajı değil, seni de siliyorum,” cümleleriyle muhatap olmadan…

herhangi bir merkez tarafından yönetilmiyorlar. onlarca, yüzlerce servis eşit şartlarda, birbirleriyle istedikleri şekilde iletişim kurabiliyor. bilgileriniz üçüncü, beşinci, yüzellinci kişilere satılmıyor. reklamlarla kavga halinde değilsiniz.5

işi gücü bırakıp beğenmediği yazıları, mesajları sildirmekle, sahiplerini takip ve tehdit etmekle meşgul olan hükümetlerin muhatap olabileceği bir merkez yok. kapısından tekme tokat kovulduğu twitter’a pencereden, bacadan dönmeye çabalayan trump hallerine de düşülmüyor. bir sorununuz olduğunda yapay zekanın anlama kapasitesine ve insafına kalmıyorsunuz.

ama sanırım, tekelleşme derdindeki şirketlerin hem “ücretsiz emekçi”si hem “ürün”ü olmakla bir alıp veremediğimiz yoksa, aslında sorun da yok.

sorun eden varsa, kurcalayalım beraber…

önce, “açık kaynak kod”dan başlayalım. kapalı kapılar arkasında neler döndüğünü az da olsa anlayabilmemizi sağlıyor olsa da tek bir merkezden yönetilen uygulamalar için yeterli bir gönül rahatlığı sağlamıyor bu. sormamız gereken şöyle bir soru çıkıyor ortaya, “bu uygulamayı alıp kendim kurduğumda çalışmakta olan sistemin içine dahil olabiliyor muyum?”

açık kaynak kodlu signal için cevabımız “hayır”; whatsapp, telegram ve diğerleri için zaten ortalıkta kod da yok, kurup görebileceğim, nasıl çalıştığını anlayabileceğim bir sistem de.

yani signal bize gösterdiği kodları mı kullanıyor gerçekten, ya da evet o kodları kullanıyor belki ama bize göstermedikleri kısımlar da var mı, bilemeyiz.

kendi signal sunucumu kurup signal’in kendi servisini kullanan bütün kullanıcılarla da mesajlaşmaya başlayabildiğim gün şüphelerim giderilir ama bu olmayacak. dünyayla iletişim kurmak isteyen herkes onların sunucusunu kullanmak zorunda, seçim hakkımız yok. bu yapının bize tek bir faydası olabilir, “birkaç eş dost toplanıp kendi sunucumuzu kurup, kendi aramızda, kendi başımıza, signal’leşebiliriz. inzivaya çekilmek isteyen gruplar için ideal.”

“şifreleme” konusunda da aynı şüpheler geçerli oluyor bu durumda.

ve aynı şekilde, bütün kullanıcı verileri tek merkezde toplandığı için, onları ne şekilde kullandıkları ya da kullanabilecekleri de…6

şimdi gelelim görmezden, duymazdan gelinen ya da (en azından memleket sınırları içerisinde) gerçekten pek görülüp duyulmamış, bilinmiyor olan alternatiflere.

“sosyal ağ”, “blog”, “mikroblog”, “wiki”, “dosya paylaşımı”, “video/fotoğraf/resim paylaşımı” platformlarının birleştiği fediverse yapılar var. pek çoğu, tamamen farklı bir protokole sahip olsa bile, birbiriyle iletişim halinde. örneğin, tek bir mikroblog hesabınızla başkalarının video paylaşımlarını da aynı hesabınız altından takip edebilirsiniz. istediğiniz zaman, kendi sunucunuzu kurup bütün bu sistemin içine katılabilir, kendi sunucunuzun ne şekilde işleyeceğine, hangi kuralları olacağına, kimleri kabul edip etmeyeceğinize karar verebilir, isterseniz de hiçbir kural koymadan, isteyen herkes elini kolunu sallayarak gelip takılabilir, diyebilirsiniz, size kalmış.

buna en yoğun kullanılanlardan birisi olarak “mastodon” örnek gösterilebilir. şu adresten, size uygun istediğiniz bir tanesini seçmeniz ya da şu adresteki talimatları takip ederek kendiniz kurmanız mümkün. merak etmeyin, hangisini seçerseniz seçin, diğerlerinden uzak kalmıyorsunuz, ama twitter’daysanız, sadece onunla sınırlısınız, o da bir tercih elbette.

ya da “elimde bolca kedi köpek manzara yemek fotoğrafı var, size de göstereyim” diyorsanız, buyurun pixelfed’e…

ayrıca elimizde mesajlaşma uygulamaları için de matrix protokolü var. onlarca yazılımdan size uygun olanı kurup, ister teke tek ister gruplar halinde, yazılı, sesli, görüntülü iletişime başlayabilir ve irc, slack, skype, discord vb. ya da yukarıda bahsettiğimiz sosyal ağlar gibi ortamlara tek bir programla derin dalışlar yapabilirsiniz.7

bu sistemlerde gerçekten karşılıklı ve güvenli “şifreleme” yapıldığını da biliyoruz artık, çünkü kapalı kapılar yok, merkez yok.

internet tarayıcılarınızın geçmişini didiklemiyorlar ve reklam da yok.

bir de, “siz yoksunuz, henüz” :)8


başlık alıntı: harun, behzat ç.

soundtrack: merkezde araç yok arkadaşlar, malt


  1. “öngörü”den uydurulmuştur, anlaşılır olduğu düşünülmektedir 

  2. yerli uygulamalara destek verelimcileri /dev/null’a kopyalamaktan yana olduğum için o konuya girmeyeyim hiç 

  3. “man in the middle” 

  4. konunun klişesi, “bir ürün ücretsizse, ürün sizsiniz” 

  5. bunlar kötü niyetli servis yöneticileri tarafından yapılıyorsa bile, istediğiniz an güvendiğiniz bir başkasına geçebilir ya da paranoya seviyeniz had safhadaysa, kendiniz kurup yönetebilirsiniz. 

  6. “big” ya da “little”, hepsi “brother” sonuçta 

  7. matrix bridges 

  8. ben de varla yok arasındayım aslında, https://mastodon.social/@lanartri