blog@anartri:~$

öyle bir dert ki...

fena mı olurdu arundhati roy’la sabah kahvesini içmek, beethoven çalan bir deniz kenarı çaycısında, murat belge’yi çekiştirerek.
ya da bilardo oynamak, noam chomsky’yle, kaybedenin boris vian taklidi yaptığı.
kim bilir, belki montör sabri’ye rastlardık, akşam eve dönerken, orhan veli’yle. göz kırpardı, yokuşun başındaki evin penceresine, dertlenerek.
geceyi, can yücel’le sabah eder, “göt” derdik “göt”e, sofrasında rakının.
dedim ya, fena mı olurdu.
hele bir sabah olsun da…